SİLİVRİ'DE DE OLMALI.....
“Bilinen bir hikayedir. Bu örnek olay günümüzde bütün gelişmiş ülkelerin hukuk fakültelerinde anlatılır.”
“Bilinen bir hikayedir. Bu örnek olay günümüzde bütün gelişmiş ülkelerin hukuk fakültelerinde anlatılır.”
Prusya Kralı
II. Frederick, Potsdam ormanlarında gezinirken güzel ve yüksek bir tepeye rastlar. Bu tepeye görkemli bir saray yaptırmaya karar verir.
Fakat tepede eski bir değirmen de bulunmaktadır.
Kral değirmeni satın alarak saray hayalini gerçekleştirmek ister. Fakat değirmenin sahibi satışa razı değildir.
Kral Büyük Frederick ihtiyar değirmenciyi satışa ikna etmek için, önce değirmene değerinin kat kat üstünde, bir bedel ödemeyi teklif eder.
Kral Büyük Frederick ihtiyar değirmenciyi satışa ikna etmek için, önce değirmene değerinin kat kat üstünde, bir bedel ödemeyi teklif eder.
Değirmenci
Sans-Souci, “Hayır, değirmenim satılık değil, bu benim tek geçim kaynağım. Burası bana büyük
babamdan ve babamdan miras kaldı. Ben de
bu değirmeni oğluma, ve torunlarıma
bırakacağım ” der.
Kral bu cevaba
kızar ve “ Sen benim Prusya
Kralı olduğumu bilmiyor musun ?” diye sorar.
“ Biliyorum,
biliyorum” der değirmenci Sans- Souci,
“Sen de benim
bu değirmenin tapulu sahibi olduğumu biliyor musun ?” diye anlamlı bir cevap
verir.
Kral çok
öfkelenir..
”Senin tapulu mülkün de olsa, ben burayı zorla alacağım. Bakalım o zaman
ne yapacaksın?” der.
Değirmenci
başını kaldırır ve atının üzerinde bütün ihtişamı ile duran Kral’a,
sükunet içinde “Sen kralsın ama Berlin’ de hakimler var” der. Ve
kralın teklifini sert sözlerle reddeder.
Neticede, ihtiyar değirmenci değirmenini satmaz ve kral da değirmeni zorla
alamaz. Değirmenin hemen yanına sarayını
yaptırmak zorunda kalır. Günümüzde tepenin bulunduğu yerde büyük bir saray ve
değirmen hala adaletin timsali olarak yan yana durmaktadırlar.
Kralın değirmene dokunmayarak hemen yanına sarayı yaptırması ile kral ve
değirmenci dost olmuşlar ve kral her sabah güne sıcak ekmek kokularıyla
uyanmıştır. .
Bu eski değirmen ve saray “koruma altında” adalet tarihindeki yerini alır..
Bu hikayeden yıllar sonra, bir Osmanlı heyeti diplomatik ilişkileri
geliştirmek için bu topraklara gelirler.
Heyetteki genç bir subay bildiği bu hikayeyi arkadaşlarına anlatır ve bu
adalet sembolünü görmeyi önerir. Havanın soğuk
olmasından yakınan, aslında o akşamki
eğlenceyi düşünen heyetten hiç kimse bu adalet simgesini gidip görmek zahmetine
katlanmaz.
Tek kişi hariç !
O genç subay..
Bu genç subay tek başına gider ve
uzun uzun sarayı ve değirmeni seyreder..
İşte her zaman adaletin gücüne inanmış bu genç subay, Mustafa Kemal
ATATÜRK'ün ta kendisidir.
Sunay Akın’dan bu hikayeyi bir televizyon programında izlerken ekrana
yansıyan Atatürk portresine özlemle baktım.
O'nu Almanya’da soğuk bir kış gecesi,
kaputunun yakalarını kaldırmış, Postdam’daki
sarayı ve değirmeni seyrederken hayal ettim. “Adalet, mülkün temelidir”
dediğini işitir gibi oldum…
SANS SOUCI SARAYI VE SANS SOUCI'NİN DEĞİRMENİ |
Ülkesini “medeni ve adil” bir düzene kavuşturmayı hedefleyen Mustafa
Kemal, Türkiye Cumhuriyetinde, zor da olsa kurulan bağımsız ve adil yargının
bu günkü halini, herhalde tahmin bile edemezdi....
Keşke Silivri’ de ve Ankara’da da hakimler olsa ….
SANS SOUCI SARAYI'NDA BİR GEZİNTİ...
.
Oğuz Han, Atilla, Fatih ve diğerleri Mustafa Kemal kılığında son kez ülkemize ve milletimize gelmişlerdir.
YanıtlaSilŞahane bir anektod ..Mesajı alması gerekenler, kıssadan hisse çıkartırlar umarım ..Elinize sağlık sayın Nuray.
YanıtlaSilHikayeyi Sunay Akın'dan canlı dinlemiş, çok etkilenmiştim. Okuması da çok zevkli oldu. Ancak Kral'ın hergün sıcak ekmek kokuları duyması için değirmen yanında ekmek fırını da olmalı.. burası kafama takıldı. Yine de paylaşmak ve yaymak çok güzel.
YanıtlaSilBu tarihi olayın kaynağı var mı? Kaynak olmadan aktarılan bu rivayet tarih bilmini zedeler , olayların kökünü bulmadan ete kemiğe büründürmemek gerekir .
YanıtlaSil