DENİZ
BİNBAŞI SAT KOMANDO
EREN GÜNAY
“Oğlumun
denizci olmasını isterdim….
Deniz
sonsuz bir kavga alanıdır.
Deniz kavgacıdır.
Oğlumun
kavgacı olmasını isterdim.
En iyi,
en temiz, denizde düşünülür.
İsterdim
ki oğlum,
Kavga’dan
ayrılmadan,
Kavganın
içinde düşünen bir adam olsun.
Denizin
gözü pek’tir.
Denizcinin
de gözü pek,
Denizle
yüz be yüz dövüşülür.
İsterdim
ki oğlum,
Yüz be
yüz dövüşmekten tat alsın.
Diyeceksiniz
ki:“İşte bunda halt ettin!
Arkadan bıçak atmasını bilmeyenler,
Bu kara toprak üstünde, kendileri
Sırtlarından bıçak yiyerek devrilirler”
İyi ya,
işte ben de onun için,
Oğlumun karada kancıkça dövüşen bir bücür değil,
Denizde yüz be yüz dövüşen bir dev olmasını
isterdim.”
Nazım Hikmet
68’li okul yıllarında, Nazım Hikmet imzalı bir şiir veya
kitap okumak kesinlikle yasaktı. Ama onun sevdiği kadınlara
yazdığı mektuplar, şiirler, vatan özlemi ile yazılan dörtlüklere ulaşmak bizler
için büyük bir tutkuydu. “Nazım” kızlar
arasında, gizlice, elden ele dolaşır,
okulun tenha köşelerinde hayranlıkla okunurdu.
“Denizciler” için yazdığı şiirini ise ilk öğretmenlik yıllarımda,
İskenderun’da öğrenmiştim.
İskenderun’da okulumuz Akdeniz Bölge Komutanlığı’na komşu olan,
tarihi bir binada idi. Deniz subaylarımızı bu vesileyle yakından tanıma imkanım
oldu.
Denizciler, gözüme hep
daha sosyal, daha dinamik, daha cana yakın ve daha “şık” görünürdü. Onlar, toplum içinde de sosyal faaliyetleri ile öne
çıkardı. Milli günlerdeki “denizci” etkinlikleri ve fener alayları göz kamaştırırdı.
Tanıdığım tüm subaylar gibi, denizciler de karşılıksız
bir vatan ve millet aşkıyla
doluydu. Bir subay kızı olarak bunu hep
yaşamış ve hissetmişimdir. Çünkü subay ailesi olmak, her türlü hasrete ve güçlüklere katlanmak demektir.
İskenderun’da, hayatın tam içinde olan, denizci subaylar beyaz
üniformaları ile her yerde dikkat çeker, toplumu etkiler ve hayranlık
uyandırırlardı.
İskenderun Yelken kulüpte, yelken sporları ile tanışan minik
optimist yelkencilerin de en büyük hayali denizci olmaktı. Anne ve babalar da
oğullarının denizci olmasını isterlerdi.
İSTANBUL-BEŞİKTAŞ DEMOKRASİ ANITI ÖNÜNDE SESSİZ ÇIĞLIK EYLEMİNDE |
İşte bu minik denizcilerden, günümüzün
kahramanı, denizci binbaşı Eren Günay’ın Hasdal cezaevinde olduğunu tesadüfen, yürekli,
mücadeleci ve yurtsever bir Atatürk kızı olan sevgili Elif Baykar’dan öğrendim.
Yaşlı hafızamı zorlayarak, kırk yıl öncesine, İskenderun’a
gittim. Karşı komşumuzun zeki ve güzel gözlü oğlu, özenle yetiştirilen, terbiyeli ve saygılı minik
Eren’i ve ailesini hatırladım. İki kardeş, kızımın oyun arkadaşları idi.
Deniz aşkıyla büyüyen minik Eren’e, bu hüzünlü sonun hiç
uymadığını düşündüm, içim acıdı, gözlerimden yaşlar boşandı…
Çocukluğunu ve ailesini yıllar önce tanıdığım, kahraman
“tutsak” binbaşı Eren Günay
da, küçüklükten itibaren deniz
subayı olmayı ve vatana böyle hizmet etmeyi seçmişti.
Çok sevdiği
Türk devletine ve milletine hizmet etmeyi görev edinmişti.
Bu uğurda hizmet aşkı ve
hayalleri vardı….
Atatürk’ü sevmek, Cumhuriyeti
korumak ve yükseltmek… onun hiç vazgeçemeyeceği ideali idi..
Akademiden sonra SAT kursunu
birincilikle bitirmişti. Vatan uğruna yaptığı başarılı
hizmetler sebebiyle sayısız
nişanlar ve ödüller kazanmıştı..
Genç yaşta, erken terfiler almıştı..
O hizmet aşkı ile yanarken, sahte belgeler ve bilgilerle
karanlıklarda “haince” düzenlenen sinsi
komplo işte O’ nu, tam da bu sebeple, yakaladı.
Tutsak aldı.
O’nu beş yıldan beri cezaevine kapattı.
Askeri hayattaki güçlükler, engeller ve düşman “O’nu hiç
yıldıramazdı ve yıldırmadı da...
Ama sinsice ve haince uğradığı bu komplo O’nu çok üzdü ve acıttı…
Uğradığı vefasızlık onu karmaşık duygulara saldı..
Ve …
O’nu, oğlunun sonsuz
vatan, millet ve hizmet aşkını en yakından bilen, sevgili annesinden 'üniformasını atmasını veya
yakmasını' isteyecek kadar “denizci subay ” aşkından soğuttu.
“VATAN SAĞOLSUN !!”…
NOT: Sevgili
Eren’in, bu haftaki görüş gününde Elif'le bana gönderdiği Sat Komando t-shirtünü
yaşamımda aldığım en değerli armağan olarak ömrüm
oldukça özenle saklayacağım…
Nuray hanimcigim,
YanıtlaSilYazinizi okurken nasil duygulandigimi anlatamam...Bir an icin kendimi O'nun degerli annesinin ve babasinin yerine koydum. Vatan aski ve Ataturk sevgisiyle buyuttukleri biricik ogullarinin simdi boylesine hain bir komplo kurbani olmasi icimi cok ama cok acitti. Hayir, bu evlatlar asla boyle birseyi haketmediler. Tek hedefleri vatani savunmak ve Mustafa Kemal'imizin kurdugu Cumhuriyeti korumak ve yasatmak olan kahraman Eren ve onun gibi nice yigit askerimizin ugradiklari haksizliklar elbet bir gun sona erecek. Adlarini anmak istemedigim o niteliksiz komplo cetelerinin yalanlari mutlaka ortaya cikacak!Yurekleri vatan icin carpan butun serefli askerlerimiz, komutanlarimiz vicdanlari rahat bir sekilde evlerine donecek. Ama digerleri birer "vatan haini" ve "komplocu yalancilar" olarak tarihe gececekler. Halkimizin hala durumu anlamayan kesimi de vicdanlari ile basbasa kalip bir ordunun yokedilme cabasini umarim anlayacaklardir! Yureginde vatan sevgisi ile yanip tutusan ve Ataturk ilkelerinin sevdalisi olan bizlerde cocuklarimiza ve torunlarimiza yasanan bu zulmu anlatiyor olacagiz insallah...Bu igrenc komployu kuranlarin kimsenin yuzune bakamayacak hale gelmelerini tum yuregimle arzu ediyorum ! Ve bu olacak...Ben buna butun kalbimle inaniyorum..
Sevgilerimle,
Munire
Bu şerefli Türk askeriyle ben de tanışmak isterdim. Ben bir yazarım ve Eren Bey'in hayatını yazıp kitaplaştırmak istiyorum. Kendisiyle nasıl tanışabilirim? Telefon numaram budur 05070342216. Lütfen kendisiyle iletişime geçmemi sağlayınız.
YanıtlaSilhttps://www.instagram.com/p/C-hpfezNeEz/?igsh=MWVvZWpmaXd3YmRjaQ==
YanıtlaSil